top of page









“Aktandas”, bir han kızının evliliÄŸi ve zekâ sınavı üzerine kurulu kısa ama yoÄŸun bir anlatıdır. BaÅŸlangıçta eskiden bir hanın çok güzel bir kızı olduÄŸu söylenir: Talym-kıs (han kızı). Evlilik vakti geldiÄŸinde birçok talip çıkar; bey oÄŸulları, han oÄŸulları bile bu talipler arasındadır. Fakat Talym-kıs, taliplerini bilmecelerle sınar. Bu bilmece sınavı, gücün deÄŸil sözün, zekânın ve cevap verme becerisinin belirleyici olduÄŸu bir düzen kurar. Ne var ki gelen taliplerin hiçbiri bilmeceleri çözemeyince kız evlenmez; “seçilme” süreci tıkanır ve masalın çatışması doÄŸar.
Nehir ötesinde, kamıştan ya da yer evde yaÅŸayan yaÅŸlı bir adam vardır: Aktandas. Bir gün balık tutmaya giderken Talym-kıs’ın hizmetçisini suya giderken görür. Hizmetçinin aÄŸzı dikilidir; yani konuÅŸması engellenmiÅŸtir. Aktandas bunun nedenini sorar ve aÄŸzındaki dikiÅŸi söker. Hizmetçi, bilmecelerin cevaplarını bildiÄŸi için aÄŸzının dikildiÄŸini anlatır; sonra da cevapları tek tek söyler. Aktandas bilgiyi alır; ardından hizmetçinin aÄŸzını yeniden diker. Bu bölüm, masalın “bilgi kontrolü, sır saklama ve baskı” temasını sert bir biçimde görünür kılar: Bilgi, bir güçtür ve birilerinin aÄŸzını diktirecek kadar da tehlikelidir.
Ertesi gün Aktandas süslenip Talym-kıs’a gider. Kız onu görünce güler; ama Aktandas kendinden emin biçimde bilmeceleri sorabileceÄŸini söyler. Bilmece sınavı baÅŸlar. Birinci bilmece “yuvarlak yuvarlak, üstünde altın tepsi” gibi bir imgeyle verilir; Aktandas bunu “gök ve güneÅŸ” diye çözer. İkinci bilmece “orman kıyısında yanan ateÅŸ ve yanında ev” benzeri bir tasvirdir; Aktandas “kurt gözü ve kurdun kendisi” der. Üçüncü bilmece “gölde köpek havlaması ve düz topraktan buhar çıkması” ÅŸeklinde iki ayrı iÅŸareti birleÅŸtirir; Aktandas bunu “kurbaÄŸa sesi ve insan nefesi” diye yanıtlar. Dördüncü bilmece “sakin gölde kamışın sesi ve kol aÄŸzında saf altın” gibi hem doÄŸaya hem insan iliÅŸkisine dokunan bir anlatımla gelir; Aktandas “görümcelerin lafı ve kızın güzelliÄŸi” gibi bir karşılık verir. Bilmeceler çözüldükçe Talym-kıs’ın içindeki ÅŸüphe büyür: Bu yaÅŸlı adamın bu kadar hızlı ve doÄŸru cevaplaması, onun bir yerden “öÄŸrendiÄŸi” hissini uyandırır.
Bilmece biter bitmez bu kez karşılıklı atışma/türkü baÅŸlar. Kısa mısralarla meydan okuma sürer. Aktandas, kızı nehir ötesindeki kamıştan/yer evine çağırır; Talym-kıs ise onu aÅŸağılayan cevaplar verir ve onu yaÅŸlı bir kadınla evlendirmeyi buyurduÄŸunu söyleyerek tehdit eder. Aktandas da geri adım atmaz; sözlü meydan okumayı sürdürür, yaşını gençleÅŸtirir gibi sayarak (on altı-on yedi… diye gidip) “seni alacağım” der; Talym-kıs ise aynı sertlikle tehditlerini sürdürür. Bu bölüm, masalın “zorla talip olma” fikrini tartışmalı bir gerilimle taşır: Bir yanda söz oyunları ve bilmece, diÄŸer yanda istemediÄŸi evliliÄŸe zorlanma korkusu.
Sonunda Talym-kıs kaçmaya karar verir. Hizmetkârlara en hızlı atları hazırlatır ve kaçar. Aktandas’ın kendi atı yoktur; bunun yerine beyaz ve mavi ‘puÄŸa’lara seslenir. PuÄŸalar, masalda hem ulaşım hem de olaÄŸanüstü hız imgesiyle devreye girer; Aktandas puÄŸalara binip kızı kovalar. Kovalamaca sırasında Aktandas, kaçan kıza tehditli uyarılar savurur: “Ova’ya çıkarsa kurt yer, ormana girerse ayı yer” gibi sözlerle yolun güvenliÄŸini doÄŸadaki yırtıcılara baÄŸlar. Masalın sonunda Talym-kıs’ın kaçışı “geri dönülmez” biçimde verilir; dönmediÄŸi özellikle belirtilir. Böylece anlatı, “bilmeceyle evlilik sınavı + bilgi hilesi/denetimi + kaçış” üçlüsüyle kapanır ve dinleyiciye hem söz ustalığının hem de kadın ajansının (kaçıp kurtulma) izini bırakan bir final sunar.
bottom of page