top of page
Rusların Teleütlerle ilk karşılaşmaları 16. yy.ın sonundadır. Teleütler ile ilgili Rus belgelerindeki ilk kayıt 1598 tarihlidir. Bu dönemden sonra bir müddet Ak Kalmıklar olarak Rus belgelerinde yer alacak bu topluluğa ilişkin ikinci kayıt 1601 tarihli Rus saldırısı hakkındadır. 1636 yılında Teleütlerin Kuznetsk idari bölgesinde göçebe olarak yaşadıklarına ilişkin bir kayıt daha yer almaktadır. 17. yy.ın 40’lı yıllarında sınır kasabalarını sık sık yoklamışlar ve ele geçirmek için mücadele etmişlerdir. 1756 yılına kadar bu mücadeleler sürmüştür. 1756-58 Cungarya-Çin savaşından sonra tüm Güney Altaylılar gibi Rus egemenliğine girmişlerdir (Fisakova, 1990, s. 5). Bir kısmı Rus egemenliği sonrasında Tomsk İdari Bölgesine göç etmişler ve Tomsk Tatarlarının bünyesine karışarak Müslüman olmuşlardır. Bir kısmı da Volga boylarına göç etmişler ve bu bölgelerdeki Kalmıklar ile karışmışlardır. Kayıtlarda Muhacir Ak Kalmıklar olarak da geçen Teleütler Rus egemenliğine girdikten sonra Tarsk, Tomsk, Kuznetsk ve Yaysk bölgelerinde yaşamışlardır. Bu bölgelerde yaşayan ve Müslümanlığı kabul eden Tomsk Teleütleri günümüzde kendilerini Kalmak olarak adlandırmaktadırlar. Bunların bir kısmı Tomsk Tatarları, Çatlar, Euşta Tatarları ve Ruslar arasında asimile olmuşlardır (Funk, 2006, s. 178). 19. yy. içerisinde Hristiyanlığı kabul etmişlerdir. Kuznetsk bölgesindeki Teleütler Kuznetsk şehri çevresinde Uskat nehri kıyılarına 17. yy.da yerleşmişlerdir. Bu Teleütler iç etnik adlandırma olarak Teleüt’ü kullansalar da kaynaklarda Ak Kalmıklar olarak yer almaktadırlar.
Umanskiy (1980, s. 187) bunların Muhacir Teleütler olarak da adlandırılması gerektiği görüşünü savunmaktadır. Bu bölgedeki Teleütler Kuznetsk Tatarları ile bir arada yaşamışlardır. 1701 tarihli C. U. Remezov’a ait Slujebnaya Çertejnaya Kniga Sibiri adlı eserde Kuznetsk ve Tomsk bölgelerinin ilk çizimleri yer almaktadır (Funk, 2006, s. 178). 1822 yılında Çertejnaya Kniga Sibiri 1701 g. adıyla yayımlanan bu eserde yukarı Ob, Dağlık Altay ile Kuznetsk ve Tomsk bölgelerinin çizimleri yer almaktadır. Bu bölgeler Teleutskaya Zemlitsa ‘Teleüt Toprağı’ olarak gösterilmektedir (Fisakova, 1990, s. 5). Teleütler 17. yy.da Ob’un iki kolu olan İnya nehri ovası ile kuzeydeki Uyena nehrinden güneydeki Teletsk (Altın) Gölüne, doğuda Çulım’ın yukarı akımından batıda yaklaşık İrtiş’e kadar uzanan geniş bir bölgede hâkimiyet kurmuşlardır (Umanskiy, 1970, s. 12). Teleütler Tom üzerinde Tomsk ve Kuznetsk’in kurulmasıyla birlikte Rus hâkimiyetine girmeye başladılar (Tomilov, 2013, s. 96). Yine bu yüzyılda Rus tebaalığını kabul eden ve bir kural olarak askerî hizmete giren ‘göçebe Teleütler’in sayısı artmıştır. 1620’li yıllardan itibaren 1621, 1658-1665, 1681, 1688 ve 1692 yıllarında olmak üzere çeşitli dönemlerde Rusya tarafına gelenleri bilinmektedir (Tomilov, 2013, s. 96). Teleütler göçebe olarak yaşadıkları için bölgedeki diğer toplulukları da etkilemişler ve onların etnik oluşumlarında rol oynamışlardır. Örneğin Çulım Tatarlarının bünyesinde de Teleüt unsurunun bulunduğu Aristov, Radloff, Patkanov gibi araştırmacılar tarafından dile getirilmiştir (Tomilov, 2013, s. 106).
Potapov bu karşımın biraz geç döneme ait olduğu görüşünü savunmaktadır (Potapov, 1953, 169). Göçebe olarak yaşadıkları için Çulım havzasındaki Teleütler sayıca her ne kadar az olsalar da bölgedeki çeşitli grupları etkilemişlerdir. 17. yy.ın ikinci yarısı ile 18. yy. ilk çeyreğinde Çulım nehri ve boylarına yerleştikleri bilinen Teleütler belgelerde “muhacir Ak Kalmıklar” olarak takip edilebilmektedir (Tomilov, 2013, s. 108). Bu bölgede yaşayanların bir kısmı sonradan Kalmak etnik adıyla anılacaktır. 1722 yılında Cungar Hanlığı’na elçi olarak gönderilen Rus İ. Unkovskiy’nin raporuna göre bölgedeki Teleütler Cungar Hanlığı’na bağlı olarak yaşamışlardır (Kalan, 2008, s. 65). Yine bu hanlık bünyesinde 1734 yılından itibaren şekillenen yeni teşkilatlanmada farklı uluslar için yeni otoglar oluşturulmuştur. Bu otoglarda topraksız olan Kırgız, Telenguud gibi kimi kabileler toprak sahipleri olmuşlardır (Kalan, 2008, s. 91). 17. yy.da Teleütlerin yaklaşık nüfusları 10.000’dir. 18. yy. başlarında Cungar Hanlığı bünyesine giren Teleütler 4000 çadır olarak sayılmıştır ve bu da yaklaşık 20.000 kişilik bir sayıya tekabül etmektedir (Umanskiy, 1980, s. 5). 1760’ta Cungar Hanlığı ile Çin arasında başlayan savaşın neticesinde Teleütlerin büyük bir kısmı dağılmıştır. Cungar Hanlığı bünyesinde yaşayan Teleütlerin büyük bir kısmı Rus idari bölgelerine yerleşmişlerdir. 19. yy. başlarında Tomsk Eyaletine bağlı Tomsk, Biysk ve Kuznetsk şehirlerinde yaşamışlardır. Teleütlerin günümüzde yaşadıkları Baçat nehri kıyılarında 18. yy. boyunca Aç Kıştımlılar (Aşkıştım Yönetimi, Kistimsk Tatarları Remezov’un haritasına göre) egemen olmuştur Funk, 2006, s. 178). Bunlar Teleüt boylarından Aŋ’ların atalarıdır (Baskakov, 1947, s. 214). 19. yy. başlarında tamamen Rus egemenliğine giren Teleütler etnografik çalışmalarda 3 farklı grup olarak değerlendirilmişlerdir: Baçat, Tomsk (Kalmak) ve Altay (Funk, 2006, s. 180). Bu 3 gruptan yalnızca Baçat Teleütleri kendi kimliklerini korumuşlar, diğerleri ya Ruslarla ya da bölgedeki Altay ya da Tatar Türk gruplarla karışmışlardır. Baçat Teleütleri Kuznetsk bölgesinde 4 farklı kasaba kurmuşlardır. Bunlar Kuznetsk şehrinden kuzeye doğru Tom nehrinin akıntısı yönündedir.
Ayrıca Büyük ve Küçük Baçat nehrinin kıyılarına doğru yönelmişlerdir. 19. yy.ın sonlarında Teleütlerin yaklaşık sayıları (Ruslaşanları bir kenarda tutulursa) 4500’dür (Funk, 2006, s. 180). Tomsk Teleütleri ise Tomsk’tan güneye doğru İstikim nehri kıyılarında yerleşmişlerdir. Tomsk Teleütlerinin büyük bir kısmı yukarıda da değinildiği gibi Sibirya Tatarları ile karışarak Müslümanlaşmışlardır. 19. yüzyılda bunların sayıları yıllara göre şöyledir: 1816: 419 kişi, 1834: 471 kişi, 1858: 549 kişi, 1897: 713 kişi (Patkanov, 1911’den naklen Funk, 2006, s. 180). Altay Teleütleri hakkında ise 18. yy. sonları ile 19. yy. başlarında bilgi sahibi olunabilmektedir. Dağlık Altay’da yaşayan bu grubun Kuznetsk civarından göç ettiğine dikkat çeken Yasak Komisyonu bunların tabiatında yer değiştirmenin olduğunu kaydetmişler ve uygun av sahaları için bu bölgeye geldiklerini belirtmişlerdir. Bunların 19. yy.ın ilk yarısında yaklaşık sayıları 150’dir (Funk, 2006, s. 180). Altay’daki Teleütlerin sayısı 19. yy. boyunca artmıştır. Bunda yatan temel sebep Altay Misyonerlik Komisyonu’nun yürüttüğü çalışmalardır. Ağırlıklı olarak Misyoner Yerleşim alanlarında yaşayan Teleütler yeni Hristiyanlaştırılmış Altaylarla birlikte yaşamışlardır. Bu dönemde Şamanist inanca sahip bu topluluk çeşitli çalışmalar neticesinde Hristiyanlaştırılmıştır. 18. yy.ın sonları ile 19. yüzyılın başlarında Teleütlerin büyük bir bölümü Küçük ve Büyük Baçat nehri kıyılarındadır. Radloff’un 1860’lı yıllardaki araştırma gezilerinde asıl Teleüt topluluğunun bu bölgelerde yaşadıkları ortaya çıkmaktadır. Radloff’un 1860’lı yıllarda Teleüt bölgelerine olan seyahatlerindeki gözlemlerinden en dikkat çekici olanlarından biri Teleütlerin artık Ruslaştıkları görüşüdür. Radloff’un bölgedeki seyahatlerinde Teleüt elbiselerinin Ruslardan çok az farklılık taşıdığı ifade edilmiştir (Radloff, 1956, s. 338). Çarlık Rusyasının Sibirya yerlilerini yerleşik hayata sokarak tarıma alıştırma konusundaki gayretleri birçok yerde boşa gitmesine rağmen, Teleütlerin Rus köylerinin arazilerini daraltmalarından ve Teleütlerin bölgedeki ormanlık alanlara gidememelerinden dolayı burada birkaç on yıl içerisinde başarılı olacağını belirten Radloff Teleütlerin vaftiz olmaktan çekindiklerini de ayrıca belirtir 1956, s. 342).
Ancak 20. yy.ın başlarına gelindiğinde artık Teleütlerin büyük bir kısmı Hristiyanlaşacaktır. Radloff’un 19. yy.ın ikinci yarısındaki gözlemlerinde Teleütlerin Ruslaşmaları önemli bir yer tutar. Hristiyanlaşan Teleütlerin önemli bir kısmının Biysk bölgesine göç ettiklerini belirten Radloff, artık yeni doğan çocuklara Rusça ad vermenin yaygın olduğuna dikkat çeker (Radloff, 1956, s. 344). Ancak tüm bunlara rağmen Radloff Teleütlerin Altaylılarla dil, müzik, sözlü kültür vb. bakımlardan büyük benzerlikler taşıdıklarını da belirtir (ss. 343-345). Batyanova (2007, s. 81) 19. yy. ikinci yarısı ile 20. yy.da Ruslaşan Teleütlerin belgelerde Ruslarla artık ayrılmadığını belirtmektedir. Teleütlerin büyük bir kısmı Rus yaşam tarzına ayak uydurmuş ve Çarlık Rusyası dönemindeki reformlarla gelişen toprak sistemine uyum sağlamışlardır. Bu durum Teleütlerin büyük bir kısmı için geçerli olmuştur. Teleütlerin çoğunluğu 20. yy.ın başlarına gelindiğinde soy kültürünü unutmuşlardır. Bu durum yalnızca halk kültüründe ve öz algılarında saklı kalmıştır (Batyanova, 2007, s. 82). 19. yy.ın sonuna gelindiğinde Altay’daki Teleütlerin sayısı Kuznetsk bölgesinde yaşayan Teleütlerle hemen hemen aynıdır. Gayrı Rus ‘inoredts’ yerleşim alanlarında yaşayan Teleütlerin yaklaşık sayısı 3.000’dir (Funk, 2006, s. 180). Rus Misyonerlerinden Verbitskiy (1870, s. 10; 1893, ss. 20-21) Teleütlerle ilgili olarak Oyrot Hanlığından koparak Yenisey ve İrtış nehri arasındaki havzaya göç ettiklerini belirtir.
Sonraları daha aşağıya göç ederek Obi nehri ile Tom nehri arasına özellikle Büyük ve Küçük Baçat ırmakları kıyılarına yerleştiklerini ifade eder. Verbitskiy’e göre Teleütlerin büyük bir kısmı göçebe yaşarlarken kendi dillerini ve kültürlerini kaybetmişler, Volga steplerindeki ve çevre bölgelerdeki çeşitli gruplarla karışarak İslam’ı kabul etmişlerdir. Altay Teleütleri ise Kuznetsk ve Biysk’e bağlı çeşitli köy ve kasabalarda yaşamaktadırlar ve bunların sayıları toplamda 5782’dir (Verbitskiy, 1870, s. 10; 1893, ss. 20-21). Verbitskiy’nin tarih vermeden verdiği rakamlar 19. yy.ın ikinci yarısına ait olmalıdır. Teleütlerin büyük bir bölümünün civardaki Müslüman topluluklarla karışarak Müslümanlaştığı, dilleri ve kültürlerini kaybettikleri kaydı göçebe olarak yaşayan bir topluluk için son derece dikkat çekicidir. Teleütlerin büyük bir kısmı, 19. yy.ın sonlarına gelindiğinde dil ve kültürlerini kaybetmişler, bulundukları bölgedeki çeşitli gruplarla etkileşim sonucunda etnik kimliklerini unutmuşlardır. Kimlik olarak Ruslaşan Teleütlerin yanı sıra daha erken dönemde Tatarlarla da karışan Teleütlerin sayısı bir hayli fazladır. Kimliklerini büyük ölçüde koruyan Teleütlerin daha çok Baçat Teleütleri oldukları ifade edilmektedir.
bottom of page